Hangi alem, nasıl üstünlük bu?
Şöyle bir düşünmeye başlayayım demiştim. Her şey şununla başladı:
”
Anlayamıyorum.
Ne kadar basitleşti her şey. Evet önceden de böyleydi, dünyanın en büyük ayıbı insan.
Böyle bir ırk, böyle canlılar.. Yahu anlayamıyorum insanlar nasıl oluyor da binlerce alemin en üstün kılınanı oluyor?
Başka alemlerin şeytanı olmaktan ileriye geçemez insan.
Ateşten değil çamurdan yaratılmış olması da bunu engelleyemez.
”
Ne kusursuz insan var, ne ter temiz bir insan. Ne içinde kötülük, kıskançlık, hırs, yalan barındırmayan insan var nede “ben kötülük barındırmam” diyen insan. Sahi sen yüzüne karşı insanlara karşı bunu demiyor olabilirsin. Ama içten içe öyle hissettiğini zannediyor olabilirsin. Bu yanılgıdan kurtulmak için evvela kendine “ben insan mıyım?” diye sormalısın. Cevabı evet olacaktır, insan olduğu(muz)u inkar etmiyoruz zaten veyahut bir iğneleme veya göndermede bulunmuyorum teorik, bilimsel olarak evet insan(ız).
O halde bir düşünelim yukarıda dediklerimi. Hangimiz bu huylardan, hislerden birini barındırmadık. Bunlardan herhangi bir kırıntı dahi taşıyor olmamız bizim kusursuz olmadığımızı gösterecektir ve emin olun herkes taşıdı, taşıyor ve taşımaya da devam edecek. Biz insanoğlu bunca pislik içinde, kendi pisliğimizle başka alemlere dahi işkence ederek neden, nasıl, hangi olanaklarla binlerce alemden üstünüz anlamakta zorluk çekiyorum.
Zira çamura tapmam diyen şeytan bile bir taraf belirtmiş, kötülüğünü benimsemiş “şeytan” olarak kalmış. Biz insanoğlu da aslında onun ortaklarıyız. Nasıl olacak, o bizimle uğraştıkça bizde başka alemlerin şeytanlığını üstleniyoruz. Belki 18bin alemden onlarcası, yüzlercesi belki binlercesinin “şeytan”ı insandır?
Buraya o kadar geniş bir boyut ile bakmak gerekiyor ki “nasıl olur lan bu” sorusuna cevap verebilelim. Çünkü “uzaylılar mı var lan kimle uğraştığımız var sanki” diye düşünüyor olabiliriz. Ama belki de sadece düşüncelerimiz, içimizde kendimizle paylaştıklarımız belki daha farklı boyutlar belki rüyalar.. Her biri belki de başka alemleri etkileyen unsurlar. Bilemeyiz, bu boyutta çok derin düşüncelere dalmak aklımızı kaybetmemize olanak sağlayabilir.
Ben inkar etmiyorum, yanlış bir sorgulama da bulunmuyorum. Boşluk aramıyorum. Ben sadece anlayamıyorum.
Demiş ki bize yüce yaradan:
” Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık. – İSRA-70 ”
18bin aleme rahmet olarak gönderilen yüce peygamberin hatırına, halen bu dünyada yaşıyoruz kardeşim. Halen o yüzden silinmedi evrenden bu alemin ismi. Yoksa biz insanlarda bu kadar üstün olacak ne var ki kötülükten başka. Evreni zehirleyecek bir alem varsa bizden başkası da değildir katiyen.
Yaratıcının kendi ruhundan üfürdüğü ruhu taşıyoruz, neden? Biz bu kadar özel olmayı hak edecek ne yaptık kardeşim. Kendi nefslerimiz, arzularımız, irademiz bizi özgür kılmadı, kötülüklerimizi ön plana çıkardı. Gizlemeyi öğretti. Peki kimden? Nasıl bir son bekliyor bizi bilmiyorum inanın, ama ne kimse mükemmel nede kimse gerçekten bu dünyayı hak ediyor. Bu böyle.
En azından hak etmeden üzerine bastığımız emanette “hiç” ölmeyecek gibi yaşamayalım. Şükürler olsun ki ölüm var. Dünya emanetine ayak basmayı belkide gerçekten hak etmiş olan tek tük insanlardan birisi ne güzel demiş:
“
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!
“